
Cumhurbaşkanı Erdoğan 100 Bin Sosyal Konut
Projesinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul eleştirileriyle ilgili, “Belediye başkanları diyor ki, ‘Kanal İstanbul buraya uymaz’.Ya sen otur işine bak” dedi.
Belediye başkanları diyor ki, “Kanal İstanbul buraya uymaz”. Ya sen otur işine bak. Dün olduğu gibi bugün de CHP’nin takoz siyasetine rıza göstermeyiz. CHP’nin çapsızlığı yüzünden ülkenin geri kalmasına müsaade etmeyiz.”dedi.
Aynı şekilde İstanbul Havalimanı; Bizi bundan vazgeçirmek istediler. Şu anda dünyanın en büyük havalimanı. Almanlar Berlin Havalimanını 17 yıldır bitiremedi. Şimdi Almanlar, “Türkler gelsin Berlin Havalimanını bitirsinler” diyor.
Şehir hastanelerini eleştiriyorlar. Sağlık için gerekirse zarar ederiz. Kılıçdaroğlu’nun SGK Müdürlüğü döneminde ilaç yoktu. Hastaneler felaket durumdaydı.
FETÖ ile mücadeleye hayır dediler. Bu teröristlere arkadaş dediler. Savunma sanayisinde ilerlememize engel olmak istediler. Biz ABD’den İHA alamıyorduk. Şimdi İHA’da üretiyoruz.
Yapılacak konutlarla hem depreme dayanıklı hem de kültürümüze uygun mahalle konseptini yakalamaya çalışacağız. 100.000 dar gelirli ailemizi kira öder gibi ev sahibi yapmaya çalışacağız. Bu projenin değeri yaklaşık 17 milyar 300 milyon liradır. Bu proje tüm özellikleriyle geleneksel mahalle kültürünü yaşatacak şekilde tasarlanacaktır. Aylık 894 liradan başlayan taksitlerle 240 aya varan vadelerle konut edinmelerine imkan sağlayacağız. Her bölgede yapılacak binalar o bölgenin iklim, kültürel, geleneksel ve tarihi dokusuna uygun şekilde yapılacak.
Yakın tarihte ülkemizin yaşadığı ekonomik ve sosyal krizlerin şehirlerimiz üzerinde de olumsuz etkileri oldu. Bunların başında çarpık kentleşme sorunudur. Bunların sebebi ekonomik ve düzensiz göçtür. İnsanoğlu göğe yakın değil toprağa yakın yaşamalıdır. Bu bizim komşuluk hukukumuzu da bitirdi. Kırsaldan göç eden vatandaşlar, denetimsizlik nedeniyle gecekondu kurdular. Popülist siyasetçilerin seçim zamanı verdikleri vaatler nedeniyle gecekondu sayısı artmıştır. En son Konya’daki hadisede yığma bir gecekondu da 3 çocuk öldü.
PKK terör örgütünün de çıkmasıyla büyük şehirlere göç çarpık kentleşmeyi artırdı. Uyuşturucu, güvenlik problemleri ortaya çıktı. Bir dönem İstanbul’da devletin hiçbir varlık gösteremediği, marjinal örgütlerin olduğu gettolar türedi. 1994 yılında İBB Başkanı olduğumda havası solumayan, suyu olmayan, çöp dağlarının patladığı bir İstanbul devraldık. Çarpık kentleşme had safhadaydı.
İzmir aynı. Ankara’da da durum aynı. Hala değişmedi. 1 milyona yakın TOKİ vasıtasıyla yapılan konutlar çarpık kentleşme sorununu çözmek için yapıldı. Hepsinden önemlisi gecekonduları şehirle, gecekondu sakinlerini de devletle buluşturmaya başladık. Bu projeler belediyelerimiz ve özel sektörümüz için model oluşturdu. Böylece şehirlerimizin çehresi değişmeye başladı. İstanbul, Ankara ve Diyarbakır gibi büyükşehirlerimizde çoğalan gecekondu sorunu çözülmeye başladı.
Bizden önce TOKİ sadece 43 bin konut üretmişken, bizim dönemimizde 850 bin konut yaptı.Bizim mega projelerimiz kimi zaman baskılarla, kimi zaman mahkemelerle o da olmayınca sokaklar kışkırtılarak engellenmeye çalışıldı. Külliye benim değil, milletimizin. Burada yakın zamanda Türkiye’nin en büyük kütüphanesini faaliyete geçireceğiz. Kütüphanemiz 24 saat açık olacak. Gençlerimiz kek, simit, çay vereceğiz.
Kılıçdaroğlu hala tank palet fabrikasıyla ilgili yalanlara devam ediyor. Fabrika satılmadı, kiralandı. Peşkeş çekilmedi. Bunlar hayatında 5 koyun güdemezler. SEKA fabrikasını müzeye dönüştürdük. Orayı millet bahçesi yaptık. SEKA çalışanlarını da Kocaeli Belediyesi’nde istihdam ettik. Burada kar mı edeceğiz, zarar mı edeceğiz. Bu kar bazen sosyolojik kara dönüşebiliyor.