Makine Sektörü Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketine Dahil Edilmeli

Türk makine imalat sektörü
Türk makine imalat sektörü

MİB, kriz ortamında Türk makine imalat sektörünün ayakta kalabilmesi için makine sektörü başta olmak üzere imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaları ve değer zincirlerini işler halde tutmak amacıyla, uygun koşullu özel bir kredi programının ihdas edilmesi önerisinde bulundu.

Makine imalat sektörünün açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketinde ifade edilen“mücbir sebep” kapsamındaki sektörlere dahil edilmesi ve KDV, muhtasar ve SGK primlerinin ertelenmesi çağrısında bulunan MİB Yönetim Kurulu Başkanı S. Emre Gencer, “Son 7 çeyrektir makine sektöründeki iç pazardaki sürekli daralmaya rağmen, makine imalat sektörü; Türkiye’nin en rekabetçi, ülke ihracatının %10’undan fazlasını tek başına gerçekleştiren; katma değeri yüksek ürünler üreten, nitelikli iş gücü ile çalışan, Türkiye’nin en önemli problemlerinden “kayıt dışı” oranının en düşük olduğu ülkenin, en önemli yatırım sektörüdür. Son yıllarda ilan edilen hükümet programlarının merkezinde olmuştur. Ülkemizde dış açık üretmeyen sanayi üretim modeline geçmek için son iki yılda çok önemli adımlar atılmıştır. Bu bağlamda, makine imalatı, 11. Kalkınma Planı, Sanayi Hamlesi Programı ve İhracat Ana Planında en öncelikli sektör olarak belirlenmiş; Hamle Programı kapsamında ilk çağrı makine sektörüne yapılmış ve çok sayıda yatırım projesine onay verilmiştir.

Kamu alımlarında yerli ürünlere avantaj sağlanması konusunda da önemli gelişmeler kaydedilmiştir ancak mevcut kriz, Türk makine imalat sektörüne her krizde olduğu gibi büyük darbe vurmuştur. Krizin etkisinin daha yeni gözlemlenebildiği bu günlerde yapılan anketlerde, firmaların kapasitelerinin çok ciddi oranda düştüğü açıkça görülmektedir. Bu itibarla, makine imalat sektörü de EİKP’de açıklanan “mücbir sebep” kapsamındaki sektörlere dahil edilmeli, KDV, muhtasar ve SGK primleri ertelenmelidir” diye konuştu.

Makine sektörüne özgü uygun koşullu kredi önerisi

S. Emre Gencer, yaşanan küresel kriz döneminde özel uygun koşullu kredinin sektöre ‘can suyu’ olabileceğini ifade ederek, “Makine imalatçıları, bu büyük küresel krize son iki yılda yaşadıkları iç pazar daralmasına bağlı olarak bilançoların hasar aldığı bir dönemde yakalanmış ve bu süreçte, değer zincirlerindeki işletmelerle birlikte sürdürülememe tehlikesi ortaya çıkmıştır. Bu açıdan, makine imalatı başta olmak üzere imalat sanayinin bu dönemde işler halde tutulması, salgın sonucu ortaya çıkan krizin yönetiminde kamunun en temel hedefi olmalıdır. MİB olarak önerimiz, makine sektörü başta olmak üzere imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaları ve değer zincirlerini işler halde tutmak amacıyla uygun koşullu özel bir kredi programı ihdas edilmesidir. Birçok Avrupa ülkesinde “Yatırım/Teşvik Bankaları” üzerinden uygulamaya alınan programlar gibi ülkemizde de makine imalatçıları/imalat sanayi sektörü için olağanüstüdönemin özel önlemi olarak, ‘Türkiye Kalkınma Bankası Özel Programı’ ihdas edilmelidir” dedi.

Sektöre büyük katkı sağlayacaktır

Bu tür bir kredi özel programının sektöre büyük destek sağlayacağını aktaran Gencer, “Kredi teminatların %90’ına kadar bölümünün hazine tarafından üstlenilmesi, bu tür kredilerin kullanıcılarının önümüzdeki dönemde yapacakları üretim sonucu oluşacak mal stoklarının ve yurt içi alacaklarının kredi teminatı olarak alınmasına imkân sağlayacak bir sistem üzerinde çalışılması, firmaların başvuruda bulunabileceği azami kredi miktarlarının, işletmelerin 2019 cirosunun belirli bir oranı (%25) veya işletmenin 2019 yılı personel giderlerinin iki katı veya firmanın gelecek 18 aydaki muhtemel finansman ihtiyacı ile sınırlı tutulması, bu kapsamdaki kredilerinin azami 5 yıl vadeli ve ilk yılı ödemesiz olması, kredi faizlerine imkanlar ölçüsünde faiz sübvansiyonu (4 puana kadar) sağlanması, kredilerin basitleştirilmiş ve hızlandırılmış yöntemlerle verilmesi gibi politikaların belirlenmesi, makine imalat sektörüne büyük destek sağlayacaktır” dedi.

Türkiye ekonomisi öngörüleri

Virüsün Türkiye ekonomisine muhtemel etkilerinden söz eden Gencer, “Ülkemiz ekonomisinin 2020 yılında %5’in üzerinde bir küçülme yaşamasını, 2021 yılında da potansiyelinin çok altında büyümesini beklemek isabetli olacaktır. Gelişmiş büyük ekonomilerin tamamında yaşanacak parasal genişleme bir avantaj olarak görülse de ülkemize yönelik yabancı sermaye girişlerinin, mevcut koşullarda gelecek yıl da düşük kalması olasılığı yüksektir. Öte yandan, dış kaynak temini için kısa vadede IMF’ye başvurulmayacağı varsayılmalıdır” diye konuştu.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*