Boşanma davalarında nafaka, tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası olarak karşımıza çıkmaktadır. Tedbir nafakasına dava devam ederken hükmedilir. İştirak nafakası ve yoksulluk nafakası ise dava sona erdikten sonra ödenen nafakadır. Adana avukatı Salih Birol’a anlaşmalı boşanma ve nafaka hakkında sorular sorduk…
İştirak Nafakası Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Velayet kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun bakım ve eğitim gibi giderlerine gücü oranında katılması anlamına gelir. Yani iştirak nafakası çocuk için ödenen nafakadır. Anlaşmalı boşanma sonrası iştirak nafakası istenebilir mi? Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde, çocuk için iştirak nafakasına değinmemiş ya da velayet kendisine verilen eş bu haktan açıkça feragat etmiş olsa dahi çocuk için iştirak nafakası her daim istenebilir. Zira kanunlarımız çocuğun menfaatini ön planda tutmaktadır. Dolayısıyla hakim açılan iştirak nafakası davasında, iştirak nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini inceleyecek ve şartlar gerçekleşmiş ise çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedecektir.
Yoksulluk Nafakası
boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan eşe, diğer eşin gücü nispetinde ödediği nafakadır. Yoksulluk nafakası eşler arasında söz konusu olur. Anlaşmalı boşanma sonrası yoksulluk nafakası talep edilebilir mi? Bu soruya cevap verebilmek için anlaşmalı boşanma protokolü incelenmelidir;
-Anlaşmalı boşanma protokolünde, anlaşmalı boşanmadan sonra yoksulluk nafakası talep eden eşin, yoksulluk nafakası istemediği yönünde bir anlam çıkmıyorsa, ilgili eş açacağı yoksulluk nafakası ile nafaka talep edebilir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2002/7638 Esas, 2002/8194 Karar, 08/07/2002 tarihli ilamı da bu doğrultudadır. Buna göre ;
“Protokol içeriğinde, davacı kadının yoksulluk nafakasından vazgeçtiğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, dava tarihinden itibaren aylık 50.000.000 lira nafaka talep ettiği anlaşılmaktadır. Yoksulluk nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer’i bir haktır. Ancak boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. O halde, mahkemece tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile, günün ekonomik koşullarına göre; davacı kadının boşanma ile yoksulluğa düştüğü gözetilerek TMK..nun 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kesin hükümden bahsedilerek davanın reddi doğru görülmemiştir.”
-Anlaşmalı boşanma protokolünde, eşlerin yoksulluk nafakasından vazgeçtiği açıkça anlaşılıyor ise, anlaşmalı boşanmadan sonra yoksulluk nafakası talep edilemez. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/1220 Esas 2018/3087 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Buna göre;
“Somut olayda; taraflar anlaşmalı olarak boşanmışlar, bu dava sırasında davacı, davalıdan yoksulluk nafakası talep etmeyeceğini belirtmiş, mahkeme tarafından da bu beyana dayanılarak, yoksulluk nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı kadın, boşanma davası sırasında, hür ve serbest iradesi ile, yoksulluk nafakasından feragat etmiş bulunduğundan, artık bir daha, yoksulluk nafakası talep edemez. Davacı kadın yönünden, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekir. “
Anlaşmalı Boşanma Sonrası Maddi ve Manevi Tazminat
Kural olarak boşanma davası ile beraber maddi ve manevi tazminat talep edilebileceği gibi boşanma davası kesinleştikten sonra 1 yıl içerisinde de maddi tazminat veya manevi tazminat davası açılabilir. Ancak anlaşmalı boşanmalarda durum farklıdır. Anlaşmalı boşanmalarda genel olarak taraflar tazminat konusunda da anlaşmalar yapmaktadır. Yargıtay’a göre; anlaşmalı boşanma davalarında taraflar, boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin ihtilafı nihai olarak çözmüşlerdir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2011/11544 Esas, 2012/25372 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır. Buna göre,
“Davacının manevi tazminat talebi, davalının evlilik birliğinde sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olmasına dayanmaktadır. Tarafların anlaşmaları üzerine Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiş, boşanma kararı 27.09.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma kararı tarafların anlaşmalarına dayandığına göre, davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle artık manevi tazminat talep etmesi mümkün değildir. Çünkü böyle bir durumda tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettikleri kabul edilir. Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle tazminat istenemez. Bu bakımdan dava reddedilmelidir. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”
Netice olarak anlaşmalı boşanma davası sonrası nafaka, tazminat açılıp açılmayacağı konusunda, anlaşmalı boşanma protokolü incelenmeli ve bu doğrultuda hareket edilmelidir.
Diğer Çalışma Alanlarımız
- AİLE HUKUKU: Aile hukukundan doğan boşanma, nafaka, velayet, maddi manevi tazminat davaları
- İŞ HUKUKU: İş kanunundan kaynaklı işe iade, kıdem, ihbar tazminatı, işçi alacakları davaları
- MİRAS HUKUKU :Tenkis, saklı pay, denkleştirme, miras ortaklığının giderilmesi davaları, miras davaları
- BORÇLAR HUKUKU :Alacak ve borç ilişkisinden doğan davalar, maddi, manevi, tazminat davaları
- CEZA HUKUKU: Ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerinin görev alanına giren suç tipleri davaları
- İDARE HUKUKU: İdarenin eylem ve işlemlerinden doğan idari işlemin iptali, tam yargı davaları
- İCRA HUKUKU: İlamlı, ilamsız ve kambiyo senetlerine özgü icra takipleri, iptal ve menfi tespit davaları
- KİRA HUKUKU: Kira tahliye davaları, kira alacağı dava ve takipleri, kiracılığın tespiti davaları
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.