
Son zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının uluslararası gayrimenkul piyasalarına ilgisi belirgin biçimde yükseliyor. Geçen yıl toplamda 2,5 milyar dolar seviyesine ulaşan yurt dışı konut yatırımları, yılın ilk yedi ayı içerisinde yaklaşık 1,5 milyar dolar tutarında alım gerçekleştirildi. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %24,5 oranında bir artış gösteriyor ve sektör temsilcileri, yıl sonunda toplam yatırımların 3 milyar dolara yaklaşmasını öngörüyor. Birçok faktör bu gelişmede rol oynarken, özellikle yüksek vergi oranları ve ulaşım maliyetleri gibi engeller, vatandaşların ekonomik açıdan daha avantajlı ülkelere yönelmesine neden oluyor.
Yatırım amacını taşıyanlar için uygulanan kredi kısıtlamaları, yurt dışına çıkışın en büyük sebeplerinden biri olarak görülüyor. Türkiye’de ilk defa ev sahibi olacak vatandaşlar, konut bedelinin %80’ine kadar kredi kullanabilirken; ikinci kez ev almak isteyenler için bu oran %20-25 düzeyine geriliyor ve faiz oranları artıyor. Bu durum, finansman sıkıntısı yaşayanları alternatiflere yöneltirken, özellikle yüksek faiz oranları yeni ev sahibi olmayı güçleştiriyor. Yetkililer ise, bu uygulamaların temel amacının konutu yatırım aracı olmaktan çıkarıp ihtiyaç sahiplerine yönlendirmek olduğunu açıkladı; ne var ki, ekonomik şartlar bu hedefin tam anlamıyla gerçekleşmesini engellemeye devam ediyor.
Vergi ve maliyetlerin yüksekliği de vatandaşların yurtdışına yönelmesinde önemli bir etken. Birçok Avrupa ve Orta Doğu ülkesi, konut alımında uygulanması gereken vergi oranlarını düşürerek cazip teklifler sunuyor. Mesela, Dubai, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Malta, Monaco ve Gürcistan gibi ülkelerdeki vergi avantajları, yatırımcıların dikkatini çekiyor. Ayrıca, 2026 yılında yürürlüğe girmesi planlanan yeni vergi düzenlemelerinin de Türk vatandaşlarının yurtdışına çıkışını teşvik edeceği öngörülüyor. Bu ülkelerdeki düşük vergiler sayesinde, yatırımcılar tasarruflarını koruyup artırırken, çeşitli fırsatlara da ulaşabiliyorlar.
Vatandaşlık veya oturum hakkı sağlayan programlar da yurtdışı gayrimenkule yönelmede önemli bir faktör. Özellikle Avrupa ülkelerinin sunduğu “Golden Visa” programları, belirli tutarlarda gayrimenkul yatırımı yapanlara uzun süreli oturum veya doğrudan vatandaşlık imkanı tanıyor. Bu da, serbest dolaşım imkanını genişleten ve global yatırımcıların ilgisini çeken bir seçenek oluyor. Örneğin, Yunanistan’da 250 bin avroluk gayrimenkul yatırımı yapan kişi oturum izni alabiliyor. İspanya ve Portekiz’de ise 500 bin avroluk yatırımlar, vatandaşlık hakkı kazandırabiliyor. Bu tür düzenlemeler, hem ekonomik hem de stratejik avantajlar sunarak, vatandaşların yurtdışına ilgisini artırıyor.